Kamera ışıkları altında, film ve dizi setlerinde; bazen hayranlık bazen de kıskançlık dolu bakışlar süzgecinde geçen bir ömür…
Dansa olan ilgisi ve yeteneği ile izleyenleri kendisine hayran bırakırken, Zeki Müren ile çektiği “Altın Kafes” filminin ardından bir anda büsbütün değişen ve adına ‘şöhret’ denilen bir yol…
Hayatını sinemaya ve oyunculuğa adamış, oynadığı onlarca filmi ve dizisiyle Türk sinemasının unutulmaz isimleri arasında yer alan bir yıldız… Nilüfer Aydan!
Gençliği, kariyeri ve unutulmaz anılarıyla, en özel sorularımızı içtenliği ve zarafetiyle yanıtlayan usta oyuncu Nilüfer Aydan ile Türk sinemasının geçmiş olduğu süreçleri konuşurken zaman zaman güldüğümüz zaman zaman da üzerinde düşünüp ‘ne zor yıllardı’ dediğimiz özel röportajımızı okurlarımıza sunarız….
“Beni sinemanın tahtına ‘şak’ diye oturttular! ”
Sinema sektörüne girmeden önce dansa olan ilgisi ve yeteneği ile dikkatleri üzerine çekmeye başlayan usta oyuncu Nilüfer Aydan, Zeki Müren ile başlayan sinema yolculuğunu şöyle anlattı..
“Sinemacı ve aynı zamanda ses tiyatrosunda öğretmen olan Yılmaz Duru bizim aile dostumuzdu. Onun da etkisiyle, o zamanların çok gözde lokasyonu olan Taksim Belediyesi’nde dans provalarına başladım. Folklorü modernize edilmiş şekliyle yapmamız o yıllarda çok dikkat çekti. Hem folklor hem de oryantal dansıyla sahne hayatına adımımı attığım sıralarda Zeki Müren’in çekeceği Altın kafes filmi için de yeni bir kız aranıyordu. Biz Zeki Müren ile Yılmaz Duru sayesinde tanıştık. Böylece ‘Altın Kafes’ filminde başrolü ben oynadım. Ben piyasaya çok kolay geldim. Beni şak diye oturttular sinemanın tahtına…”
“Biraz güzelseniz, eliniz ayağınız düzgünse şansınız yaver gidiyordu…“
Sinema kariyerine girerken hiç zorlanmadığını söyleyen usta oyuncu, o zamanlar şöhret olmanın daha kolay olduğunu ifade etti. Neriman Köksal’ı bile sokakta görerek hayran olduklarını ve bu sayede filmlerde oynattıklarını belirten Nilüfer Aydan, dansçı olmasının şöhret yolunda kendisine avantaj sağladığının altını çizdi.
“Zeki Müren benimle çok uğraşıyordu…“
Zeki Müren ile aynı sahneyi paylaşan usta oyuncu o yılları şöyle anlattı.
“Zeki Müren gibi sanatçı benim için çok önemliydi ama çok da korkardım. Beni hem severdi hem de benimle çok uğraşırdı. O zamanlar tabi daha küçüğüm, 15 yaşındayım. Henüz hayatı tanımıyorum. Genç kız bile sayılmazdım. Annem setteyken yanıma gelmezdi ama annem gidince benimle çok uğraşırdı.
“Türkiye’yi düşünmüyordum! En büyük hayalim Hollywood’da artist olmaktı“
Şöhret olduğu yıllarda en büyük isteklerinden birinin Hollywood’da artist olmak olduğunu söyleyen usta oyuncu, Türkiye’de kalmayı o yıllarda hiç düşünmediğini fakat zamanın şartları doğrultusunda Türkiye’de kaldığını ifade etti.
“Türk sineması sansürden çok çekti!“
Usta oyuncu Nilüfer Aydan 1950 – 1980’daki sinema sektörünü şöyle anlattı.
“O yıllarda sinema özgür değildi. Sansür vardı. Yönetim askerin elindeydi. Askerin istemediği filmler sinemada vizyona giremezdi. Yani Türk sineması sansürden çok çekti. Biz ‘şafak bekçileri’ isminde bir film çektik. Senaryoda Türk askerinin ‘ağa kızına’ aşık olma öyküsü vardı. Bu film, o zamanki yönetim tarafından başta reddedildi. Gerekçeleri ise ‘Türk askeri ağa kızına aşık olamaz’ düşüncesi idi. Sonra filmi izlediler ve ancak oy birliği ile karar verdikten sonra film vizyona girebildi. Çok zor yıllardı. Şimdi sinema daha özgür.
“İyi bir yönetmenle çalışacağımız zaman daha az para alırdık…“
Sinema kariyeri boyunca hiç keşke demediğini, her zaman kendi istediği rolleri oynadığını söyleyen Nilüfer Aydan, iyi yönetmenle çalışacakları zaman daha az kazandıklarını ama kötü yönetmenle çalıştıkları zaman da daha fazla para istediklerini ifade etti. Erkek oyuncuların kadın oyunculardan daha fazla para kazandıklarını belirten Nilüfer Aydan, sinemada kamera arkasındaki kişilerin her zaman çok daha eğitimli, kültürlü olmasına önem verildiğini söyledi.
“Evim dergah gibidir, kapım herkese açık“
Kedilere olan derin sevgisi ile bilinen Nilüfer Aydan, 24 saatin kendisine yetmediğini ifade ederek evinin adeta bir dergah gibi olduğunu, kapısının herkese açık olduğunu söyledi. ‘İnsanlar benim evimde misafir değil, ev sahibidir’ diyen Nilüfer Aydan, yaşlılarla ahbaplık yapmayı pek tercih etmediğini, genç dostlarıyla vakit geçirmekten daha çok keyif aldığını söyledi.
1970’lerde sinemada başlayan seks furyası…
“O adamla evleneceksem, dans edemezdim…”
1970’lerde sinemada başlayan seks furyası sebebiyle kendilerine iş kalmadığını belirten Nilüfer Aydan, sevdiği adam istemediği için dans etmeyi bıraktığını söyledi. Aldığı kararlardan dolayı hiçbir zaman pişmanlık duymadığını belirten Aydan, yaşam yolunda doğrular kadar yanlışların da olmasının son derece doğal olduğunu, keşkelerin kendisi için bir önem arz etmediğini söyledi.
“Atatürkçü olmayan insan benim evime giremez!“
‘Bir sanatçının politik görüşlere ya da ülke meselelerindeki olaylara ilişkin düşüncesini belirtmesi gerekir mi, yoksa sadece sanatıyla mı adından söz ettirmeli‘ sorumuza ise, usta oyuncu şöyle cevap verdi.
“Politik olur mu, olmaz mı bilemem. Ben bir tek Atatürk konusunda çok fanatiğim. Benim için en değerli insan Atatürk’ü seven, O’nun ilkelerini tanıyan, anlayan insandır. Benim bütün dostlarım Atatürkçü. Atatürkçü olmayan insan zaten benim evime giremez. Bugün millet olarak varsak ve özgürce yaşayabiliyorsak bu Atatürk sayesindedir.”
“İktidar, kadına yönelik şiddete caydırıcı cezalar vermeli“
Günümüzde, erkek hegemonyası etkisinde ezilen kadınlar konusunda hükümetin kalıcı ve etkili önlemler alması gerektiğini ifade eden usta sanatçı, Türkiye’de kadına yönelik şiddet konusunda cezaların caydırıcı olmadığını, uzaklaştırma cezalarının kadını koruyamaya yetmediğini, erkek şiddetine maruz kalan kadınlara yönelik asıl güçlü adımı mevcut iktidarın atması gerektiğini söyledi.
“Genç kızlığımdan beri aynı kilodayım!“
84 yaşında, çok güzel bir çınar…
84 yaşına kadar hiç ameliyat olmayan ve sağlığına hep dikkat etmeye özen gösteren usta oyuncu Nilüfer Aydan, bu yaşına kadar hiçbir şeye tiryakilik oluşturmadığını söyledi. Hijyene her zaman dikkat ettiğini, hazır gıdaları asla kullanmadığını belirten Nilüfer Aydan, şifalı otlarla beslendiğini ama tüm bunlardan önce sağlıklı ve zinde oluşunu biraz da genlerine borçlu olduğunu söyledi.
Haber Merkezi/ Seçil Semiz Özcan