Heves insan dünyasında en değerli şeylerden biridir, görüldüğü yerde koruma altına alınmalıdır. Nilüfer Kent Konseyi Melih Elal Okuma Grubu bir hevesin hikayesidir. Bir grup kitap severin heyecanına şahit olan bir ağabeyimizin “bu kadar okuyorsunuz, bir grup kurarak heyecanınızı başkalarına da geçirseniz ya” demesiyle başlamış bir heyecan. 2001-2002’den sonra hayat bulan Yerel Gündem 21 bünyesinde 2003 yılında önce Tarih Kültür Felsefe çalışma grubu, bir yıl sonra da Okuma Grubu kuruldu. Kuruluş için Bursa’daki çeşitli kurumlara yazı yazılmış, destek ve görüş istenmişti. Uludağ Üniversitesi’nden emekli Ramis Dara ve Melih Elal, tarih bölümünden şimdi bölüm başkanı, o zaman asistan olan Cafer Çiftçi hocamız kuruluş toplantısına katılmışlardı. Toplantı sonunda Melih hocanın grup yürütücülüğüne gönüllü olmasıyla ağustos 2004’de Okuma Grubu yola çıktı.
Neler yaşandı 2004’ten beri?
-Ağırlıklı olarak roman olmak üzere 156 kitap okundu.
-Grubun içinden kent konseyinin tiyatro ve felsefe grupları çıktı, yine grubun girişimiyle 2 atölye (Sinema atölyesi, Düşsel Anlatı atölyesi)
-Kültür sanatın diğer dalları ile bağları sıkı tutmak amacıyla müze ve sergilere gidildi. Müze gezilerimiz: Masumiyet Müzesi(2013), İstanbul Modern (2014); Sergi gezilerimiz: Rembrand (2012), Anish Kapoor (2013)
-Yazarların katıldığı toplantılar yapıldı (10 adet): Kemal Selçuk (2004), Hakan Akdoğan (2005), Pelin Yılmaz (2008), Kadire Bozkurt (2015), Gökhan Yavuz Demir (2017), Ahmet Ümit (2005), Sema Kaygusuz (2006), Murat Gülsoy (2010), Behçet Çelik (2012), Mehmet Sait Taşkıran (2017) konuğumuz oldu.
-Bursa Kitap Fuarında paneller yapıldı: (2014’te Dünyayı Değiştiren Kitaplar), (2015’te okuma tiyatrosu)(2017’de Bursa hakkında Edebi Eser Verenler)(2018’de Okuma tiyatrosu / Kanon- Türk Klasikleri)
-Sesimizi uzaklara duyurmaya çalıştığımız da oldu: 2007’de şubat ve mart kitaplarını radyo programında canlı yayında tartıştık
-Bursa’daki kurumlarla ortak etkinlik yaptık: Bosch Sosyal Etkinlik Grubu, Mudanya Kent konseyi ile
Başka Neler yaşandı?
-Katılımcı sayımızın beşe kadar düştüğü günleri yaşadık. “Grubu kapatsak mı acaba” sorusu zihnimizi kemirdi
-3-4 kişiden kalabalık her insan topluluğunda olabileceği gibi grup içi küslükler, kırgınlıklar yaşadık. İyi niyet ve emek ile bazı kırgınlıklar aşıldı, bazıları aşılamadı ve o arkadaşlar aramızda olmamayı seçtiler. Akla şu soru gelebilir. Aramızda olmamayı seçtiler de bir şey mi kaybettiler. Evet, şunları kaybettiler. Bireyselliğin uç noktalara ulaştığı günümüzde topluluk olarak bir etkinlik yapabilme doyumundan mahrum kaldılar; grup sinerjisini yaşayamadılar; bir ödevin motivasyonu ile yetilerini zorlayıp kendi yazdıkları metinler üretme şansını kaybettiler.
Tüm bunları yaparken bazı şeyleri yapmaya dikkat ettik:
1- Grubun demokratik bir yapıda olması. Kitap seçme konusunda sıkça tartışmalar yaşamamız da bu yüzden. Bir bilen ya da bir Başkan gruba hiçbir zaman dayatmada bulunmadı
2- Cam fanusumuza kapanmayıp başka insanlara da temas etmeye çalıştık (köylerde toplandık, huzurevini ziyaret ettik, lise öğrencilerini okullarında ziyaret ettik, engelli öğrencileri ziyaret ettik
3- Edebiyatı sanatın diğer kollarından kopuk düşünmedik
4- Aramızdaki yazar arkadaşları teşvik etmeye çalıştık
Bazı şeyleri de yapmamaya dikkat ettik:
-Edebi niteliği düşük eserleri masamıza hiç koymadık
-Tartışmalarımızda sanat dışındaki kriterleri dikkate almadık (Nobel tartışmasında olduğu gibi)
Onuncu yılımızı ve ondan kısa süre sonra okuduğumuz 100. kitabı Nilüfer Belediye başkanımızın katıldığı etkinliklerle kutlamıştık. Orada 15. yılda buluşmak üzere demiştik. Artık 15. yaşımızdayız ve ufkumuz da daha geniş. Muhtemelen Türkiye’deki en eski okuma grubuyuz. Ama bununla yetinmeyip kendimize yeni bir hedef koyuyoruz. Türkiye’de bir okuma grubunun çıkardığı ilk kitabı 2019 güzünde çıkarmayı planladık, çalışmalara koyulduk bile.
Görüntüler çağında yaşıyoruz. Akılı telefonlar ceplerimizde. Her gün televizyonda, internette, reklam panolarında binlerce görüntüye maruz kalıyoruz. Var olanlar şeyler görüntü dünyasında biraz varmış şekline çevrilebiliyor, olmayan şeyler aslında varmış gibi gösterilebiliyor, olmayanların görüntü haline getirilmesiyle kitleler sokaklara dökülebiliyor. Gözümüzün sultasında yaşadığımız bu çağda bizler ise hala satırlardayız, okuduğumuzun kulağımıza fısıldadıklarının büyüsündeyiz. Aslında biz okuma gurubu olarak hala 19. asrı yaşıyoruz, kitabın, kulağın ve sözün dünyasındayız. O yüzden bize antika muamelesi yapıp korumalısınız.
Bugün kendimizi bir fidan dikmiş ve onun kendi boyumuzu geçmesine şahit olmuş gibi hissediyoruz, tabi ki bize destek olanların katkılarıyla.