Haziran ayı boyunca dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de LGBTİ+ Onur Ayı etkinlik, eylem ve kampanyalarla gerçekleştirildi. LGBTİ+’lar varoluş onurlarını kutlarken, yaşadıkları sorunlara dikkat çekti, hak taleplerini bir kez daha dile getirdi.
Bununla birlikte LGBTİ+’ların varoluş mücadelesinin hayatın her alanında ve her an devam ettiğini söylemekte de fayda var. Her alanda süren bir mücadele, aslında her alanda ötekileştirme ve ayrımcılıkların olduğu anlamına geliyor. LGBTİ+’lar ikili cinsiyete göre düzenlenmiş, heteroseksist kamusal ve ortak alanlarda kendine yer bulamazken, burada verdikleri var olma mücadelesinde de çoğu zamana engellerle karşılaşıyorlar. Bugün hala eğitim, sağlık, hukuk sistemi içindeki homofobi ve transfobi LGBTİ+’ların hayatlarını doğrudan etkilemeye, haklarına erişimini engellemeye ve LGBTİ+ hareketin de gündeminde olmaya devam ediyor.
Bursa özelinde baktığımızda da durumun çok farklı olmadığını görebiliyoruz. Pek çok LGBTİ+, ailesi ve çevresine açılma konusunda sorunlar yaşıyor, çoğu zaman kimliğini gizlemek zorunda kalıyor, aile içinde yaşadığı şiddeti dillendirmekten kaçınıyor. Açık kimlikli LGBTİ+’lar ev ve iş bulma konusunda sıkıntılar yaşıyor, LGBTİ+ gettolarda yüksek kiralar ile yaşamak zorunda kalıyor. İşyerinde kimliğini gizliyor, mobbinge maruz kalıyor, işsiz kalıyor. Bursa’da LGBTİ+ dostu doktor, jinekolog, psikiyatrist, psikolog gibi uzmanların sayısının azlığı da LGBTİ+’ların güvenli sağlık hizmetlerine erişimleri konusunda engeller yaratıyor. Geçtiğimiz aylarda Bursa’daki bir okulda trans erkek öğrencinin saç şekli ve giyim tarzı sebebiyle okul idaresi tarafından arkadaşları arasında rencide edilmesi ve kimliği ile damgalanması gibi olaylar da eğitim ortamlarındaki homofobi ve transfobi ile ilgili bize bilgi veriyor. Az sayıdaki LGBTİ+ dostu öğretmen ve psikolojik danışmanın çabaları ile LGBTİ+ öğrenciler için güvenli alanlar oluşturulmaya çalışılsa da gerek eğitim sisteminin yapısı gerekse de keyfi ayrımcı tutumlar, okulları da LGBTİ+ öğrenciler için güvensiz kılıyor. Geçen yıl içerisinde gündeme gelen, kadın ve LGBTİ+’ların mücadelesi ile kaldırılan pembe vagon gibi uygulamalar toplu taşımanın da LGBTİ+’lar için güvensizliğini ortaya koyuyor. Bursa’da pek çok LGBTİ+ toplu taşıma kullanmaktan kaçınıyor. Eğitim, sağlık, barınma, ulaşım ve çoğaltılabilecek daha bir çok kamusal alanda ayrımcı tutumlarla karşılaşan LGBTİ+’lar, çoğu zaman da karşılaştıkları ayrımcılıktan dolayı şikayetçi olma, haklarını arama noktasında adım atmıyor. Sistemin her köşesine işlemiş olan homofobi ve transfobi LGBTİ+’ların adalet mekanizmalarına olan güvenini de büyük oranda zedeliyor.
Son zamanlarda artan şekilde, yerel siyasetçiler de LGBTİ+ları hedef göstermeye yönelik açıklamalarda bulunuyor, yerel basın LGBTİ+’ları kriminalize etmeye yönelik haberlere yer veriyor. Kaos GL 2017 Medya İzleme Raporu, 2017 yılında yerel basında LGBTİ+’ları konu alan haberlerin %19’unu Bursa yerel basınında çıkan haberlerin oluşturduğunu gösteriyor. Bu haberlerin büyük çoğunluğunda LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemlerinde bulunulduğu, LGBTİ+’ların ve LGBTİ+ çalışması yürüten kurumların hedef gösterildiği görülüyor. Kentte yaşayan yurttaşların taleplerini yerel yönetimlere ulaştırmak gibi bir misyonu bulunan Bursa Kent Konseyi dahi, LGBTİ+’ları hedef gösteren açıklamalar yayınlıyor.
Kentte, homofobik, transfobik tutumlar ve nefret artarken, LGBTİ+’lar da varoluş mücadelelerini büyütmeye devam ediyor. Bir araya geliyor, yaşadıkları olumsuz deneyimleri bir öğrenme haline dönüştürüyor. LGBTİ+’ları koruyacak mekanizmaları oluşturmaya, bu anlamda yerel sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimler ile işbirliğini sağlamaya yönelik adımlar atıyor. Kentteki LGBTİ+ görünürlüğünü arttırmaya yönelik girişimler ile LGBTİ+’ların, her köşesinde var olabildiği bir kentin inşası için mücadeleyi sürdürüyor. Son yıllarda LGBTİ+ Onur Yürüyüşleri’nin ve bazı LGBTİ+ etkinliklerinin yasaklanması gibi LGBTİ+’ları kamusal alandan uzaklaştırmaya yönelik her türlü tutum karşısında yeni mücadele pratikleri geliştirmeye çalışıyor. Tarihin her döneminde yok sayma, ötekileştirme, ayrımcılık ve nefretle mücadele eden LGBTİ+’lar, içinde bulunduğumuz dönemde de kazanılmış haklarını ve alanlarını kaybetmeyeceklerini, kendilerine dayatılmak isteneni kabul etmeyeceklerini ve en önemlisi varoluşları ile duydukları onurdan vaz geçmeyeceklerini herkese gösteriyor.
Gelinen noktada, gerek yerel gerekse ulusal düzeyde LGBTİ+’lar ile gösterilecek her türlü dayanışmanın önemi bugün bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. LGBTİ+’lara yönelik nefret ve sosyal izolasyonun karşısında durmanın sadece LGBTİ+’ların meselesi olmadığı gerçeği, eminim pek çok kesim için bugün her zamankinden daha çok anlam ifade ediyor. Kimliklerimizi hedef alan her türlü uygulama daha fazla dayanışma ve birlikte mücadeleyi gerektiriyor. Her bir araya gelişimizin, hepimize dayatılmak istenen karanlığa karşı bir ışık olması umudu ile LGBTİ+ların onurlu mücadelesi devam ediyor.
Bursa Muhalif Gazetesinde yayınlanmıştır