Bursa Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Komisyonu’nca düzenlenen “5. Yılında Soma Katliamı” paneli, Bursa Barosu’nun BAOB Hizmet Birimi’ndeki Av. Özgür Aksoy Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Moderatörlüğünü, Komisyon Başkanı Av. İsmail İşel’in yaptığı panelin konuşmacıları, Soma Davası avukatlarından Manisa Barosu’na bağlı Av. Seçil Ege Değerli ile 301 Madenciler Derneği Başkanı İsmail Çolak idi.
Av. Seçil Ege Değerli, Soma Maden Katliamı davasının teknik yönlerinden çok ailelerin çektiği sıkıntılar ve madenden kurtulanların yaşamış olduklarına yönelik tanıklıklarını anlattı. Görünenden daha büyük dramların yaşandığını ifade eden Av. Değerli, genç yaşta dul kalan kadınların, toplumsal baskıyla evlenmeye zorlandıklarını belirterek, “301 madenci öldüyse bunun 3-4 katı insan bu olaydan hayatları bambaşka şekilde etkilenmiş olarak çıktılar. Tanıkları dinlemek de pek çok avukat için çok zordu. Biz avukatlar mümkün olduğunca davalarla özdeşleşmekten kaçınırız ancak bunu en zor sağladığımız dava oldu. Tanıkları gözyaşı dökmeden dinlemek zorlayıcıydı” diye konuştu.
Madenin, Park Teknik’ten alındıktan sonra ilkel koşullara dönüldüğünü belirten Av. Değerli, şunları söyledi:
“Tanıklar, maden TKİ tarafından işletilirken güvenlik önlemlerinin olabildiğince alındığını, modernize edildiğini anlattılar. O zamanlarda da iş kazaları olduğunu ancak tekil kayıplar yaşandığını söylediler. Ancak Soma AŞ’ye devredildikten sonra özellikle maliyeti düşürmek açısından teknolojide eskiye dönülmüş. Örneğin haberleşme için yangına dayanıklı telefonlar varken değiştirilmiş. Hepimizin evlerinde kullandığı plastik telefonlar kullanılmaya başlanmış. Elektrik tesisatının olabildiğince yangına dayanıklı malzemeden üretilmiş olması gerekirken, sökülmüş ve yerine bildiğimiz elektrik tesisatı kurulmuş. Yeni panolarda tümüyle kalitesiz, dayanıksız elektrik kabloları döşenmiş. Gaz maskeleri oksijen değil, karbondioksit maskesi. Bunları da zaten işçilere zimmetli olarak veriyorlar. Her işçiye de vermiyorlar. Kontrol süreleri de geçmiş.
Orada, maddi menfaat sağlanan pek çok kişi de şirket lehine tanıklık yaptı. Biri özellikle çok dikkat çekiciydi. Konuşmaya başladığında savcılık ifadesiyle karşılaştırmaya başladık. Savcılık ifadesinde gerçekleri olduğu gibi anlattığını fakat duruşmada çok başka şeyler söylediğini gördük. Yaptığımız bir araştırmada duruşmadan birkaç ay önce kendisine X5 cip aldığını fark ettik ama o sırada işsizdi. Bir de duruşmaya o araçla gelmiş. Biz bunu ailelerin yakınması üzerine tesadüfi bir şekilde fark ettik. Anneler dışarıda ‘utanmadan bir de cipiyle gelmiş’ diyerek söyleniyorlardı. Plakasının fotoğrafını çekip, duruşmada aracın kendisine ait olup olmadığını sorduk. Kendisine ait olduğunu söyleyince sanık vekilleri büyük tepki gösterdi. Bu tepki de menfaat sağlandığının açık göstergesiydi.”
Av. Seçil Ege Değerli, tanık beyanlarına dayanarak madendeki çalışma koşullarına ilişkin de çarpıcı örnekler anlattı. Madende 40 derecelere varan sıcaktan dolayı çizmelerinin terle dolduğunu, yemek ve tuvalet molası verilmediğini, maskelerin kontrollerinin yapılmadığını, sadece defter üzerinde yapılmış gibi gösterildiğini, Madencilik Kanunu’na göre olması gereken yaşam odalarının bulunmadığını öğrendiklerini ifade etti.
Av. Değerli, daha sonra davanın aşamalarını ayrıntılı bir şekilde anlattı.
301 Madenciler Derneği Başkanı İsmail Çolak ise, 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen ve 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma maden katliamının üstünden 5 yıl geçtiğini hatırlatarak, o günden beri yanlarında olan, acılarını acı, öfkelerini öfke bilen herkese ve dava süreçlerinde adalet arayan başta Selçuk Kozağaçlı olmak üzere tüm avukatlara teşekkür ederek başladı.
440 çocuk yetim kaldı
Soma katliamında evladını kaybetmiş babalardan sadece biri olduğunu ifade eden İsmail Çolak, kendisinin de aynı madende 25 yıl çalışıp emekli olduğunu söyledi. Aynı zamanda bir hukukçu babası olduğunu kaydeden Çolak, “Bu kaza fıtrat, alın yazısı değil. Tamamen ihmaller sonucu göz göre göre gelen, tüm bilirkişi raporlarında da belirtildiği gibi bir iş cinayetidir” dedi.
İşyerini denetlemediğini, işveren Soma AŞ’nin işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uymadığını belirten İsmail Çolak, katliamdan kısa bir süre önce Manisa Milletvekili Özgür Özel’in TBMM’de verdiği soru önergesinin iktidarının çoğunluk oylarıyla reddedildiğini de hatırlatarak şöyle konuştu:
“Olayın ilk günüden itibaren maden ocağının ağzında iki gün gömlek çıkarmadım diye sosyal medyada şov yapanlar bize ve halka verdikleri sözleri asla tutmadılar. Dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız, Çalışma Bakanı Faruk Çelik ve dönemin başbakanı, 19. yüzyıl madenciliğinden örnekler vererek bunu kadere, fıtrata bağlayarak, ‘babamızın oğlu da olsa kusuru olanlar adalet önünde hesap verecek’ demelerine rağmen, hiçbir kamu görevlisi bu yargılamaya dahil edilmemiştir.
Bu katliamda 440 çocuk yetim, 255 genç kadın maalesef dul kaldı. 301 ana baba evlatsız kaldı. Katliamdan 3-5 ay sonra 10 yetim çocuk doğdu. 12-13 kardeşimiz baba olacağını bilmeden hayatını kaybetti. 301 insanın yaşam hakkı çalındı. Hiç kimse diyemez kaderdir, fıtrattır diye. Bu düpedüz cinayettir. Ölenlerin ailelerine 300 lira ile bin 200 lira maaş bağladılar. Benim gelinime 633 lira maaş bağladılar, 2 torunum var. Sosyal medyada yazdıkları gibi değil. Toplanan yardımlardan eşlere 176’ar bin lira verdiler. Doğuş Holding her aileye birer daire yapıp teslim etti. Bir torba yasayla her ailenin bir ferdi için kamuda istihdam sağladılar. Bunların dışında devletin yaptığı verdiği bir şey yok.”