Türkiye’de işçilerin, hak arayanların, devrimcilerin mücadelesinde 1 Mayıs’ların her zaman önemli bir yeri olmuştur. Yıl boyunca parça parça örgütlenen hak mücadelelerinin alana bütün olarak yansıması güçlü bir birlik duygusu yaratıyor ve alandaki tüm unsurları daha moralli ve dinç kılıyor. Alanda yan yana gelmenin yanı sıra, karakterleri gereği günlük hayatta birbirini yeterince besleyemeyen muhalefet güçlerinin aynı hedefe odaklanması ortaya müthiş bir güç ve etki çıkarabiliyor. Bu güç ve etki beklenmedik dalgaların ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. 2008 yılının 1 Mayıs’ından itibaren Taksim 1 Mayıs alanını hedefleyen Taksim direnişleri , Haziran İsyanının en önemli hazırlayıcısı oldu.
Ayrıca yoğun baskı altında zaman zaman geriye düşen mücadele hattı 1 Mayıs’larda yeniden inşa ediliyor ve ciddi olanaklar yaratılmasına vesile oluyor. 2015’den bu yana önünden sandık eksik olmayan Türkiye muhalefeti açısından etkin olunamayan bir dönem yaşandığı söylenebilir. Bu esnada özellikle halkla doğrudan hak mücadeleleri üzerinden temas halinde olan demokratik kitle örgütleri ve sendikalar önemli miktarda kan kaybetti. Ancak bu 4 yıllık dönem içinde 1 Mayıs’lar her zaman bu mücadele örgütlerinin devamlılığını sağlamasında en önemli unsur oldu. Yıl boyunca hareket edemeyen, her adımlarında seçim gündemine toslayan, seçimlere ilişkin yaptığı manevralarda da ister istemez kapsama alanı daralan toplumsal muhalefet unsurları ve emek örgütleri her yıl 1 Mayıs çalışmaları ve mitingleri ile adeta nefes aldı.
Bursa’da 2015 yılı 1 Mayıs’ı muhalefetin atak bir döneminin sonunu temsil ediyordu. 2013 yılında başlayan direniş 2014 yılı 1 Mayıs’ında Heykel Meydanı’ndan başlayan yürüyüşle ve alanın girişinde polis barikatının devrimciler tarafından kaldırılmasıyla sol muhalefet açısından zirveye ulaşmıştı. 2015 yılı 1 Mayıs’ı ise Haziran isyanı ile başlayan ve 2015’de Bursa’nın büyük otomotiv fabrikalarında esen Metal Fırtına ile devam eden direnişin son perdesi gibiydi adeta. 1 Mayıs’ın ardından metal fırtına patlak vermiş fakat direniş kendini 2016 1 Mayıs’ına taşıyamamıştı. 2015’de yapılan 7 haziran seçimleri ile başlayan sürece sokakta gerekli yanıtın verilememesi tüm muhalefet unsurlarıyla birlikte mücadele örgütlerini de son derece etkisiz bir döneme sürükledi. Ardından 10 Ekim Ankara Garı katliamı, Kasım seçimleri,15 temmuz, Anayasa değişikliği referandumu, Cumhurbaşkanlığı seçimi hareket alanını iyice daralttı. Çünkü bu seçimler ve gündemler halkın temel sorunlarının önünde ve ayrık, başka bir dünyanın gündemleri olarak yaşandı. Gündemin soyutluğunun yanı sıra patlayan bombalar, savrulan tehditler , mahkemelerin yağdırdığı cezalar muhalefetin örgütleyicileriyle halk arasında bir duvar işlevi gördü.Halka düşen gidip oy vermek ve televizyonlardan sonucu izlemekti. Tabi ki bu esnada devrimciler günlerini gecelerini bu seçimlerde Akp’yi geriletmek için harcadılar fakat bu süreç en azından Bursa açısından çok da kazanımlarla dolu olmadı. Bu esnada her yıl Bursa 1 Mayıs’larında bir araya gelenler bu mitingler sayesinde nefes almış oldular, mücadelenin devamlılığını sağlamak açısında Bursa’da 1 Mayıs’lar her zaman önemli bir işleve sahip oldu.
Bu 1 Mayıs tam anlamıyla bir başlangıç olacak. Toplumsal muhalefet açık faşizm koşulları altında girilen son seçimde ortak tavır alma başarısı sergileyerek çok isabetli bir hamle yaptı ve bu hamle suyun akışının değişmesine neden oldu. Özellikle İstanbul , Ankara ve diğer büyükşehirlerin AKP’li başkanlardan alınması AKP faşizminin olanaklarını önemli ölçüde azaltacaktır. Bunun yanı sıra hak arama mücadelesinden umudunu kesmiş olan , faşizmin yenilmezliğine ikna olmuş olan toplumsal unsurlar açısından da bir umut olma özelliği taşıyacaktır. Bu hamle tüm muhalefet unsurlarına birlikte hareket etmenin önemini kanıtladı. Şimdi bu birlikteliği kıdem tazminatı gaspına karşı mücadeleye, doğa ve kent mücadelesine, kadınların hak mücadelesine taşıma zamanı, şimdi bu mücadeleyi 1 Mayıs’a taşıma zamanı.
Bursa muhalefeti de Musatafa Bozbey’in aday olduğu yerel seçimlerden önemli bir başarı sağlayarak çıktı. Bu moral ve özgüven Bursa’nın tüm yaşam ve çalışma alanlarında kendini gösteriyor. Ayrıca ardı ardına seçimler dönemi ikinci bir emre kadar kapandı diyebiliriz. Yani demokratik kitle örgütleri, sendikalar, odalar tekrar Bursa’nın ve Bursa’lı emekçilerin sorunlarını hak arama mücadelelerini gündeme taşıyacak alana sahip olacaklar. Muktedirin güç kaybettiğini, o kadar da kudretli olmadığını gören hak sahipleri de haklarını daha özgüvenli bir tavırla arayacaktır. Emeklilikte yaşa takılanlar, GSS mağdurları, MESS karşısında metal emekçileri, kıdem tazminatına saldırılan işçiler, KHK hukuksuzluğu ile ihraç edilen devrimci kamu emekçileri, ekonomik krizden işsizlik zam ve pahalılık olarak nasibini alan yoksullar ses çıkarma konusunda bir önceki döneme göre daha cesaretli olacaklardır. Yaşadığımız ekonomik krizde AKP’nin tüm çözüm önerileri sermayedarı kurtarmak üzerine kurulu. Kıdem tazminatı önerisi bunun en önemli göstergesi. Kıdem tazminatı mücadelesinin en önemli merkezlerinden birisi kuşkusuz Bursa olacak. Bu yüzden 1 Mayıs’ta Kent Meydanı’ndan verilecek yanıtın büyük önemi var. Kısacası bu 1 Mayıs’la birlikte yeni bir başlangıç yapma ve emeğimize, kentimize ve haklarımıza sahip çıkacak alanları açma olanağı önümüzde duruyor. İlk adım kortejlerdeki yerlerimizi almak. Ben Halkevleri kortejindeki yerimi alacağım. Siz de kortejinizdeki yerinizi almaya davet ediyorum. Çünkü 1 Mayıs sadece bir miting değildir. Tarih nasıl akarsa aksın, koşullar ne olursa olsun 1 Mayıs’lar sosyalizm mücadelesi için önemlidir ve her zaman bir olanaktır. Gelin, bu olanağı iyi değerlendirelim.